31 Mayıs 2013 Cuma

Farkındanın Tehlikede misiniz?

İran'a Şeriat Nasıl Geldi | Alkışlarla Yaşıyorum

Yıllar önce tehlikenin farkında mısınız diyenlere ben de bıyık altından gülüyordum, o aralar bıyığım da vardı. Ama sonra tıpkı bu filmde anlatılanlara benzer şeyler görmeye başladım. "Ele ele tutuşmayın, metroda öpüşmeyin, bacağını ört, eteğin kısa değil mi, cumaya gelmiyor musun kardeş, ayyaşlar" gibi şeyler duydukça bıyık altından gülemez oldum, sakalımı, bıyığımı kestim. Ne olur ne olmaz, gürleşsin ki ilerde belki sakal bırakmak zorunda kalabiliriz. Ne kadar çok sakal, bıyık, o kadar çok iman, din. Hala tehlikelinin farkında mısınız diyenlerle aynı siyasi çizgide değilim, ne yalan söyleyeyim, bu ülkenin bu halinden bugün götünü yırtarcasına şeriat geliyor diye inleyenler de sorumlu. Ne de olsa eski dostlar, bir ara birlikte solculara karşı mücadele etmişlikleri bile vardır. Ama görüyorum ki şeriatı yüce yaratıcısının kurallarıyla yaşamak sananların ya da işine öyle gelenlerin sayısı tehlikenin farkında mısınız diyenleri geçti. Herkes kendince hazırlık peşinde, önüne atılacak iki kuruşluk menfaati bekliyor. Onursuzluk bu ülkede en çabuk yayılan akım olmuştur hep.
Şaşırmadım, farkına vardım, bence siz de varın.

12 Mayıs 2013 Pazar

Örnek Vatandaş

Merhaba, benim adım Mehmet Yılmaz. İsmimden de kolayca tahmin edebileceğiniz gibi ortalama bir Türk vatandaşıyım. 34 yaşındayım, devlet memuruyum. Çok fazla para kazanmıyoruz ama yetiyor şükürler olsun. Zaten ayağını yorganına göre uzatan adama aldığı para yeter. Evliyim, evlilik bence müthiş bir şey, düzenli hayat, çift maaş, eve geliyorsun yemeğin hazır, ütün yapılıyor, çayın kahven geliyor, daha ne olsun. Tahsin Furkan ve Zeynep Su isminde iki evladım var. Bi tane daha çocuk yapmayı düşünüyoruz kısmetse. Çocuk dediğin en az üç olmalı. Hanımımla görücü usulü tanıştık. Zaten en sağlıklı evlilikler bu şekilde yapılıyor. Hanımlar çiçektir, onlara el kalkmaz ama bazı bayanlar da dayağı haketmiyor değil. Dikkat ettiyseniz bayan diyorum, çünkü kadın sözü bence iğrenç bir kelime. Gündüzleri iş yerinde mesai bitimine kadar, onun bunun dedikodusunu yaparım, çok çalışıyor gibi görünmeyi keşfettiğimden beri rahatım yerinde. Facebook'ta Mevlanalı, hoşgörü temalı, Hadisli, Ayetli iletiler paylaşırım. Hayırlı cumalar lafını ağzımdan düşürmem, kandillerde herkese manili kutlama mesajları yollarım. Ramazanda orucumu ihmal etmem, açların halinden anlamak için, ama iftarlarım ziyafet gibidir. Büyük otellerdeki, restoranlardaki iftarları hiç kaçırmam hele bir de bedavaysa. Dışarıda yemek yiyenleri, sigara içenleri uyarırım. Müslüman olup olmadıkları, hasta olup olmadıkları beni hiç ilgilendirmez, bu ülkenin %98'i müslüman kardeşim. Cehennemde yanacaksınız derim. Herkesin gördüğüne eminsem namazımı da ihmal etmem tabi ki. Bunların bana terfi, makam ve mevki olarak döneceğinden hiç şüphem yok. Ülkemizin halinden bir şikayetim yok çok şükür. Bundan 10-15 sene öncesi neydi öyle, hatırlamak bile istemiyorum. Şu anda ekonomimiz istikrarlı, ülkemiz büyüyor, her yere inşaatlar yapılıyor, kredi çeken herkes ev alıyor, araba alıyor. İşsizlik düştü, yaşam kalitemiz arttı, enflasyon ne demekti unuttuk bile. Bir kaç bozguncunun dediği gibi, ülkemiz insan haklarında, özgürlükler konusunda sınıfta kalmış değil. Medyamız, televizyonlarımız bizi her konuda bilgilendiriyor. Türk aile yapısı, gelenek ve göreneklerine göre hazırlanmış yemek programları olsun, domuz hayvanını sansürleyen çizgi filmleri olsun, kutsal toprakları gezen, Türk okullarını bize gösteren gezi programları olsun, tüm bunlar bizim için şükürler olsun. Muhteşem Yüzyıl filan hiç izlemiyorum, benim öyle memeli ecdadım yok. Zaten Harem diye bir şey de yok, bizim atalarımız at üstünde yaşardı. Bir de Almanlar yenilince yenilmiş sayıldık, tarih bilgim bu kadardır.

Son dönemde çözüm sürecini çekemeyen dış mihraklar, büyük Osmanlı'nın geri geldiğini gören dış güçler bizim istikrarımızı bozmak istiyorlar. Komünistler, iktidarları bozulduğu için, karalama kampanyası yürütüyorlar. Reyhanlı'daki patlamaları hemen çözen ve bunun Suriye rejiminin işi olduğunu şıp diye bilen hükümetimize de minnettarım. Amerika sonunda Suriye'ye de demokrasi getirecektir. Tıpkı Irak'a, Mısır'a, Tunus'a, Libya'ya, Afganistan'a getirdiği gibi. Suriyeli kerdeşlerimizi zalim Eset rejimi öldürüyor. Aleviler, sünnileri öldürüyor orada. TRT de izledim, Esetçiler Özgür Suriye Ordusuna mensup kişilerin kafasını kesiyordu. Ama nedense Esetçiler ispanyolca konuşuyorlardı. TRT'nin bu yayıncılık başarısını kıskanan bazı kimseler, görüntüler Meksika'daki çete savaşlarının görüntüsü dediler ama ben inanmadım elbette. Daha önce hiç İspanyolca konuşan Arap görmemiştim, bize bu imkanı verdiği için de TRT'ye teşekkürlerimi bildiriyorum. Oysa Türkiye'de böyle şeyler hiç olmamış. Madımak, Çorum, Maraş katliamları ergenekon tertibiydi. Zaten 28 Şubat darbesi ilk olmak üzere başlayan darbelerle hesaplaşma süreci hala sürüyor. Ama nedense sıra bir türlü gerçek darbelere gelmiyor. Amerika'yı ve İsrail'i hiç sevmem, Filistin sorunu El Fetih'in yerini Hamas alana kadar hiç ilgimi çekmedi. Zaten İsrail bizden özür diledi. Amerikan başkanının orayı ziyaret etmesi ile çakışması ise hayırlı bir tesadüf oldu zannımca. Oy verdiğim adamlar Amerika'nın sözünden çıkmaz, hatta Amerika'dan çıkmaz gibi görünür ama ben amerikan karşıtıyımdır. Şüphesiz onlar da öyledir, ama Amerika'nın savaşlarına hobi olarak katılmayı seviyorlar herhalde. Irak'ta milyonlarca müslüman katledilirken, Amerika için meclisten asker gönderme izni çıkarmak isteyenlere oy verdim. Çünkü 11 Eylül olmuştu, ikiz kuleler yıkılmıştı, çeliğin eridiği bina enkazından arap pasaportu çıkmıştı. El-Kaide vardı, Usamettin Ladin vardı, Irak'ta ya da Afganistan'da yaşıyordu hepsi. Saddam kılığına girmişlerdi. Saddam asılınca hepsi asılmış sayıldı. Ama Çanakkale'de yeşil askerler gelip hepimizi düşmanlardan kurtardılar. Kıbrıs savaşında da gelmişti yeşil askerler ama yanlışlıkla kendi gemimizi vurunca geri gittiler. Türkiye'nin bence alkol tüketimi, sigara, zina ve başörtüsü dışında hiçbir sorunu yoktur. Şimdi Suriye ile savaşa gidersek, ne yapıcaktım ben tam anlayamadım. Biraz kafam karıştı galiba ama Samanyolu Tv'de Beşinci Boyut başlıyor, izleyeyim hemen kendime gelirim.

Tekrar görüşene kadar, şimdiden hepinize hayırlı günler, hayırlı cumalar, hayırlı kandiller, hayırlı ramazanlar, hayırlı bayramlar...