23 Mart 2012 Cuma

Hamaset Bilimi ve Uluslararası Karmaşık İlişkiler


Bişey demeyeyim diyorum, duramıyorum, Aykut! Sakin ol diyorum, olmuyorum (olmuyor diyordu herhalde ama böyle daha güzel)...Gözcü gazetesinin eski reklamlarındaki rahmetli Aykut Oray gibi oldum. Muhtemelen kendisine çift isimli çocuklar daha başarılı oluyor diye iki tane isim konulmuş bir hanım kızımız, Kim Milyoner Olmak İster? adlı yarışmaya katılmış, çift isminin ve okuduğu bölümün hakkını vermeye kalkmış. Kendisi Yeditepe Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okuyormuş. Güzel okuyabilir ne var lan bunda diyebilirsiniz. Basmış parayı ne isterse okur da diyebilirisiniz. Hatta daha ileri gidebilir bu konuyu aramızda bi kavga çıkarmak için kullanabilirsiniz. Ama döverim onu söylim... Neyse bu kız, siyaset bilimi okuyor hatta üstüne uluslararası ilişkiler de okuyor, lakin parlamento nedir, yüce divan ne demektir bilmiyor. Bilemediğine ise oh my god diye şaşırıyor. Burdan kabaca bir tahminle bu kızın siyaset bilimi ilimi hakkında bi bok bilmediğini rahatlıkla söylersek, acımasızlık etmeyiz bence. Muhtemelen bizim mahalledeki berber siyasete, diplomasiye, uluslararası ilişkilere, hukuka daha hakimdir. Düşünün karşınızda tıp okuyan bir cerrah var ama siz daha iyi açık kalp ameliyatı yapıyorsunuz. Yani onun eğitimini aldığı, icra edeceği meslekte daha fazla bilgi sahibisiniz. Ne acı değil mi? Değil işte, daha acısı bu hanım kızın ve onun gibi bir çok insanın ilerde iş güç, makam mevki sahibi olacakları gerçeğidir. Evet bu özgüven, bu yapmacık, nerden çıktığı belli olmayan, ne duruma düşerse düşsün suratına sakız gibi yapışmış olan o uyduruk, fazla şımartılmış zengin çocuğu özgüveni ona bize açılmayan her kapıyı açacaktır.

Etraf böyle insanlarla dolu, artık nasıl takdir edilmişler, nasıl yüreklendirilmişlerse, herkese herşeyi söyleyebileceğini düşünen, garip bir özgüven sahibi, atılgan insanlarla dolu. Muhafazakarlar, milliyetçiler, çağdaşlar, Atatürkçüler, muhalifler ama neye oldukları belli değil, gelenekçiler, yenilikçiler, güzel olan her müziği dinlerler, her kitabı okurlar, her filmi izlerler, beğenileri geniştir, herkesle dost herkesle düşman olabilirler, çabuk sever hızlı nefret ederler, aşkı yüceltirler ama önlerine gelene asılırlar, sevgililerinden kız ve çocuk diye bahsederler, dizi mizahına inanır, karikatür (uykusuzda çıkanlar) ezberler, hatta kısaca ezberlerler, herşeyi ezberlerler, sanki hayatları kendilerine önceden senaryolaştırılıp verilmiş gibidir. Biz böyle bıdır bıdır konuşurken bunlar, dil öğreniyor tabi dil dile değiyor, master yapıyorlar, tez yazıyorlar, iş buluyorlar, para kazanıyorlar, yurtdışına gidiyorlar iş gezilerine, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okuyorlar ama gelip parlamentoyla yüce divanı ayıramıyorlar. Geçenlerde aynı yarışmaya bi monşer çocuğu da gelip böyle madara olduydu, 8 dil biliyorum bilmem ne diye artistlik yapıp nasihat alıp gitmişti...
O değil de, zamanında ilişkiler diye bi dizi vardı, uzadıkça uzadıydı, iyi ki uluslarası değilmiş lan o ilişkiler.

Hiç yorum yok: