25 Mart 2012 Pazar

Bask Yöresinden Bir Türkü


Parlak yüzlü zengin çocukları ellerinde gitar piyano önünde geyik yapsa "ay çok başarılılar ya" diye izlersiniz anasını satim, ikibin küsür kişi izlemiş sadece, tamam prodüksüyon biraz zayıf ama profesyonel bir katkıyla şampiyonlar ligi maçları jenerik müziği olur bence, adama finalde bi büyük içirir.
Lionel Messi yar yar, ah ulan Zubizarreta büyük adamdın...

23 Mart 2012 Cuma

Hamaset Bilimi ve Uluslararası Karmaşık İlişkiler


Bişey demeyeyim diyorum, duramıyorum, Aykut! Sakin ol diyorum, olmuyorum (olmuyor diyordu herhalde ama böyle daha güzel)...Gözcü gazetesinin eski reklamlarındaki rahmetli Aykut Oray gibi oldum. Muhtemelen kendisine çift isimli çocuklar daha başarılı oluyor diye iki tane isim konulmuş bir hanım kızımız, Kim Milyoner Olmak İster? adlı yarışmaya katılmış, çift isminin ve okuduğu bölümün hakkını vermeye kalkmış. Kendisi Yeditepe Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okuyormuş. Güzel okuyabilir ne var lan bunda diyebilirsiniz. Basmış parayı ne isterse okur da diyebilirisiniz. Hatta daha ileri gidebilir bu konuyu aramızda bi kavga çıkarmak için kullanabilirsiniz. Ama döverim onu söylim... Neyse bu kız, siyaset bilimi okuyor hatta üstüne uluslararası ilişkiler de okuyor, lakin parlamento nedir, yüce divan ne demektir bilmiyor. Bilemediğine ise oh my god diye şaşırıyor. Burdan kabaca bir tahminle bu kızın siyaset bilimi ilimi hakkında bi bok bilmediğini rahatlıkla söylersek, acımasızlık etmeyiz bence. Muhtemelen bizim mahalledeki berber siyasete, diplomasiye, uluslararası ilişkilere, hukuka daha hakimdir. Düşünün karşınızda tıp okuyan bir cerrah var ama siz daha iyi açık kalp ameliyatı yapıyorsunuz. Yani onun eğitimini aldığı, icra edeceği meslekte daha fazla bilgi sahibisiniz. Ne acı değil mi? Değil işte, daha acısı bu hanım kızın ve onun gibi bir çok insanın ilerde iş güç, makam mevki sahibi olacakları gerçeğidir. Evet bu özgüven, bu yapmacık, nerden çıktığı belli olmayan, ne duruma düşerse düşsün suratına sakız gibi yapışmış olan o uyduruk, fazla şımartılmış zengin çocuğu özgüveni ona bize açılmayan her kapıyı açacaktır.

Etraf böyle insanlarla dolu, artık nasıl takdir edilmişler, nasıl yüreklendirilmişlerse, herkese herşeyi söyleyebileceğini düşünen, garip bir özgüven sahibi, atılgan insanlarla dolu. Muhafazakarlar, milliyetçiler, çağdaşlar, Atatürkçüler, muhalifler ama neye oldukları belli değil, gelenekçiler, yenilikçiler, güzel olan her müziği dinlerler, her kitabı okurlar, her filmi izlerler, beğenileri geniştir, herkesle dost herkesle düşman olabilirler, çabuk sever hızlı nefret ederler, aşkı yüceltirler ama önlerine gelene asılırlar, sevgililerinden kız ve çocuk diye bahsederler, dizi mizahına inanır, karikatür (uykusuzda çıkanlar) ezberler, hatta kısaca ezberlerler, herşeyi ezberlerler, sanki hayatları kendilerine önceden senaryolaştırılıp verilmiş gibidir. Biz böyle bıdır bıdır konuşurken bunlar, dil öğreniyor tabi dil dile değiyor, master yapıyorlar, tez yazıyorlar, iş buluyorlar, para kazanıyorlar, yurtdışına gidiyorlar iş gezilerine, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler okuyorlar ama gelip parlamentoyla yüce divanı ayıramıyorlar. Geçenlerde aynı yarışmaya bi monşer çocuğu da gelip böyle madara olduydu, 8 dil biliyorum bilmem ne diye artistlik yapıp nasihat alıp gitmişti...
O değil de, zamanında ilişkiler diye bi dizi vardı, uzadıkça uzadıydı, iyi ki uluslarası değilmiş lan o ilişkiler.

21 Mart 2012 Çarşamba

Star Wars - Attack Of The Dedeler



Işın küsküsüyle birbirine saldıran dedeler videoda Türk gibi görünse de aslında değiller, dedelerimiz Rus, ama önemli olan elin dedelerinin çoktan ışın zopasıyla birbirlerine saldırması, çağa ayak uydurmuş olmasıdır. Zaten ilk uzaya da bunlar gittiydi, o değil de Yuri Gagarin felan olmasın lan o dedelerden biri.
Vurmayın dedeler...

10 Mart 2012 Cumartesi

Dizi Darbesi 2

Kuzey - Güney: 1800'lü yıllardaki Amerikan İç Savaşını anlatacak gibi yapıp, birbirlerinden zerre hazzetmeyen iki tane sevimsiz kardeşin karı-kız sevdasına daha ne kadar rezilleşebileğini anlatan bir dizidir. Bu husumetin çıkış sebebi ise baklava karın kaslarına sahip uzun boylu yakışıklı bir genç ile gudik abisi arasında iyi genlerin paylaşımı konusunda çıkan anlaşmazlıktır. İlgiyle izliyoruz.

Bir Çocuk Sevdim:Henüz lise yıllarında pedofili illetine tutularak, o kreş senin bu anaokulu benim gezen bir hanım kızımızın maceralarının anlatıldığı bu dizi halkımızın yoğun ilgisine mazhar olmuş, hakettiği ilgiyi görmüştür. Fakat yine de bir Alex değildir.

Suskunlar:"Hollywood'un Biraz Ele Gelen Filmlerini Araklayalım, Nasıl Olsa Kimse Orjinalini İzlememiştir Yapımcılık" tarafından henüz piyasaya sürülen bu dizide, zamanında kendinden küçük sabi sübyanla arkadaş olup çete lideri ayağına milletin ayağını kaydıran, büyüyünce de sınır tanımayan yavşaklar örgütüne üye bir avukat olarak karşımıza çıkan Ecevit isimli bir gencin geçmişiyle hesaplaşmasını izleyeceğiz. Eğer geçmişle hesaplaşma işine ilgiliyseniz kaçırmayın derim. Ama lan zaten bizim ne geçmişimiz var keşke anadolu lisesi sınavını kazansaydım o kadar, tek pişmanlığım budur hacı, diyorsanız, vakit kaybetmeyin, onun yerine KPSS'ye hazırlanın.

Son:Karısından ancak bir uçak kazasında ölerek kurtulup nihayet sevgilisiyle vuslata erebileceğini düşünen bir adamın, adamın karısının, adamın sevgilisinin, adamın abisinin, adamın en iyi arkadaşının, adamın en iyi arkadaşının karısının, adamın güvenlik kamerası görüntüsünün, adamın liseden kimya öğretmeninin, adamın sürekli kısa camel aldığı tekel bayisinin, adamın tanımadığı bir takım adamların ve Atatürk Havalimanı personelinin başrollerini paylaştığı, tüm sahneleri 106 ekran plasma TV önünde çekilen bu dizi yüksek sesle izlendiğinde insanı geçici felce uğratan orjinal müziğiyle de dikkat çekmektedir.

Böylelikle sözümde durmuş, ekranların ağır siklet dizilerine genel bir bakış ile sizleri daha iyi bir dizi izleyicisi, bir dizi okur-yazarı haline getirmiş bulunuyorum. Bundan sonrası artık bol bol pratik.
Haydi kolay gelsin...