22 Ağustos 2012 Çarşamba

Fikrimin İnce Gülü 3

-İngiltere'de nerdeyse her evde bir Pink Floyd - Dark Side Of The Moon albümü varmış. Bizdeyse her evde bir Coşkun Sabah- Anılar albümü var. Sonra niye olimpiyatları bize vermiyorlar...

-Nerde lan o eski bayramlar. Gittikçe muhafazakarlaşıyoruz, gittikçe dindarlaşıyoruz ama bayramlar seyranlar anlamını yitiriyor. Bu ne yaman çelişki?

-"Şeker Bayramı" diyen biri kaldıysa benimle irtibata geçsin, sadece bayramda ortaya çıkan tepesi fındıklı çikolatadan vericem.

-Bizim tatil bitti bitmesine de, asıl minik yavrımın tatili bitiyor. Kızım okula başlıyor ve ben üzülüyorum bu duruma. Şimdi işin yoksa okuma öğren, yazma öğren, hayat bilgisi, sosyal bilgiler, fen bilgisi, milli tarih, milli coğrafya, tanjantıydı, kotanjantıydı, yok lgs, yok ygs, yıllar sürecek ızdırap.

-Ara eleman diye bişey var. Ara eleman yetiştirmek için kıçını yırtıyor millet. Az paraya köle gibi çalıştıracak adam arıyoruz demenin iktisadi yolu heralde.

-Oturduğun mahalledeki okuldan başka bir okula gitmen neredeyse imkansız. Yani diyorlar ki burada doğdun, burada okursun, babanla aynı işi yapar, şanslıysan emekli olursun.

-Only Fettah can judge me

-Geleceğin meslekleri ne zaman gelecek acaba? O kadar adama boktan bölümleri yazdırdınız geleceğin mesleği diye, hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

-"Gol yemem surf tabiki yerim". Rüştü'nün dünya kupasındaki performansı kendisine bu sloganın olduğu reklam filmi ve Barcelona transferi olarak dönmüştü. Sonra hepsi yalan oldu, gol de yedi, Barcelonadan da kovuldu.

-Kedi olmuş gidiyorsun,
Bana veda ediyorsun,
Sakın miyavlama diyorsun,
Ben ne miyavlayacam lan?

9 Ağustos 2012 Perşembe

Fikrimin İnce Gülü 2

-Güneşin ısıtamadığı şehri olimpiyat ateşi hiç ısıtmaz, bizim sporcular üşüyormuş. Teakwondocumuz TRT spikerine kaç kat giyindiğini gösteriyordu dün. Ayaklarını üşütmeselerdi madalya sayımız daha fazla olurdu bence.

-400 m. de hatalı çıkış yapıp diskalifiye olduktan sonra "bakanımdan özür diliyorum" diyen Nagihan Karadere, bakan hatası için senden özür diliyor mu?

-Bronz madalya alan güreşcimizin annesi dün akşam TRT'de yayınlanan röportajında oğlunun küçüklüğünü anlatırken, zaten kalafatlı bir çocuktu dedi. Baktılar röportaj çok çirkin bi yere gidiyor, kestiler.

-Tatile gitmek, kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibiyse, tatilden işe dönmek, denizden çıkıp, ayağın yana yana, anaaaam diyerek havluya doğru koşmak gibi.

-Millet İstanbul'dan kaçıp tatile gider, biz tatilde Ankara'dan İstanbul'a gittik. Köprü çilesi, trafik keşmekeşi, metrobüs, tramvay, kalabalık... Hollywood'da film stüdyolarını geziyormuşuz gibi oldu valla. Hepsinden biraz tattık.

-İstanbul'da seni burayı da görmen lazım, burayı da görmen lazım diye 1000 yeri gezdiren adama karşı Ankara'da çaresizsin. Burayı da görmen lazım, ee bitti...

-İş yerinde terfi için herşeyini vermeye hazır olanlar, oda kapısında ismi en üstte yazsın isteyenler, tanışırken önce mesleğini söyleyenler, kısacası plaza artistleri, yeni hedefim sizlersiniz, sizi astırıcam bu sefer de. şaka lan şaka astırmam ama sürgüne yollarım.

-O değilde magazin programlarına noldu? Bu sosyal medya ayağına herkes kendi çapında ünlü oldu heralde, artık kimse ünlü takmıyor. Bak abi bilmem kimin selülitleri, bana ne lan ben benimkileri facebook'ta paylaştım...

-Müziğe, edebiyata, sinemaya ya da tiyaroya felan küsmek istiyorum, bence güzel sanatların herhangi birini bırakmanın ayrı bir havası var. Ama önce başlamak lazım tabi.

-Yabancı bir dilde yapılan bir espriye gülerken utanıyorum. Okulda ingilizce konuşurken de utanırdım. Yalnız olmadığımı da biliyorum.
To be continued...